Osmanlı zamanında yaşayan ve çağının ötesindeki projeleriyle büyük bir yankı uyandıran Hezarfen Ahmed Çelebi, tarihte uçmayı başarabilen ilk Türk olarak yerini almıştır. Bu bilgi sadece Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçtiği için tarihte uçan ilk insan veya ilk Türk arasında görüş ayrılıkları olabilmektedir. Hezarfen Ahmet Çelebi, çocukluğundan itibaren rüyalarını süsleyen uçma merakını; muhteşem ilmi, zekâsı, cesareti ve becerisiyle birleştirerek kendine kartal kanadı yapmış ve hayallerini gerçekleştirmiştir.
Halka açık ilk uçuşunda Hezarfen Ahmed Çelebi Galata Kulesi’nden, Üsküdar’a kadaruçabilmeyi başarmıştır. Bu akıl almaz başarısı sayesinde sadece Osmanlı’da değil, Avrupa’nın pek çok ülkesinde ününü duyan insanları da kendisine hayran bırakmıştır. Bunun üzerine dönemin sultanı, Hezarfen Ahmed Çelebi’ye tebriklerini bildirmiştir.
Fakat daha sonraları, Hezarfen Ahmed Çelebi’nin bu cesaret dolu uçuşu sultanı korkuya düşürmüştür. Çevresindeki vezir ve devlet adamlarının etkisiyle, böylesine doğaüstü bir güce sahip olan bir insanın her şeyi yapabilme ihtimaline karşı önlemler almaya çalışmış ve nihayetinde Hezarfen Ahmet Çelebi’yi Cezayir’e sürgüne göndermiştir.
Hezarfen Ahmed Çelebi Kimdir?
Hezârfen Ahmet Çelebi, 1609 yılında dünyaya gelmiş ve henüz otuz bir yaşındayken, 1640 yılında Cezayir’de yaşamını yitirmiştir. 17. yüzyıl Osmanlı’sının IV. Murat döneminde yaşamış ünlü Müslüman Türk bilim adamıdır. Tarihte, kendi geliştirdiği takma kanatlar yardımıyla uçmayı başarması ile nam salmıştır.
Neden Hezarfen Adı Verilmiştir?
Hezarfen Ahmed Çelebi yaşadığı dönemde, tarihte uçabilen ilk insan olarak büyük bir şöhret kazanmıştır. Kendisi, gerek teknik bilgisi gerekse kuşların tüylerinden meydana getirdiği kanatlarıyla geliştirdiği uçma becerisi sebebiyle, geniş kitleler tarafından ilgiyle karşılanmış ve halk tarafından kendisine “bin fenli (ilimli)” yani “çok şey bilen” manasına gelen Farsça kökenli “Hezarfen” lakabı verilmiştir. Hezar Farsça’da, “bin” demektir
Hezarfen Ahmed Çelebi’nin Hayatı
Hezarfen Ahmed Çelebi çocukluğundan itibaren hayatını evde yaptığı deneyler ve araştırmalar ile geçirmiştir. Çoğu kez gökyüzünde uçan kuşları incelemiş ve onlara büyük bir hayranlık beslemiştir. Eğer insanlar da kuşlar gibi kanatlara sahip olsa, onların da gökyüzünde uçabileceğini düşünmüştür. Bu hayallerle çocukluğunu geçiren Hezarfen Ahmet Çelebi, bir gün bu hayalini gerçekleştirmeye karar vererek araştırma yapmaya başlamıştır. Öncelikle, daha eski dönemlerdeki uçma denemelerini inceleyerek işe başlamıştır.
Araştırmalarında, 10. yüzyıl Türk âlimlerinden İsmail Cevheri’nin bu konuda yaptığı denemenin başarısız olduğunu ve sonucunun ölümle bittiğini görmüştür ama bu feci son Hezarfen’i kararından döndürememiştir. İsmail Cevheri’nin başarısız girişimini derinlemesine inceleyen Hezarfen, düşmesinin sebeplerini bulmuş ve kendi projesini geliştirirken ona göre önlem almıştır. Sonrasında hava akımları, kuşların uçuş şekilleri gibi konulara yeni bir boyut kazandırmış ve yapay kanatları geliştirmeye devam etmiştir.
Tüm hazırlıkları bittikten sonra artık halka bunu göstermek isteyen Hezarfen Ahmet Çelebi, Okmeydanı’nda kanatlarını hazırlayarak onların dayanıklılık derecesini çeşitli deneylerle ölçmüştür. Bazı kaynaklar Hazerfan Ahmet Çelebi’nin Leonardo Da Vinci’nin kuşlar üzerinde yaptığı çalışmalardan esinlendiğini ileri sürmektedir. Bir başka iddiada ise Hezarfen Ahmed Çelebi’nin fizikçi Abbas Kasım İbn Firnas’tan sonra uçmayı başardığını, bu hayalini gerçekleştirirken onun yaptıklarını taklit ettiği öne sürülmektedir.
Hezarfen Ahmed Çelebi’nin Uçtuğu İlk An
1632 yılında uzun soluklu deneylerini sonuçlandıran Hezarfen Ahmet Çelebi, kartal kanatlarından yaptığı aleti takarak, ölüm pahasına Galata Kulesi’nin en yüksek tepesine çıkmıştır. Ne yapacağını büyük bir merak ve hayranlıkla izleyen halkın karşısında, kendisini boşluğa bırakmış ve uçmaya başlamıştır. Bu ilk denemesinde Hezarfen Ahmet Çelebi, İstanbul Boğazı’ndan başlayarak Üsküdar Doğancılar Meydanı’na kadar uçmayı başarmıştır. Bu mesafenin bugün yaklaşık 3558 metreolduğu bilinmektedir.
Tarihte uçabilen ilk insan olarak nam salan Hezarfen’in bu başarısını, dönemin sultanı IV. Murat Han Sarayburnu’ndaki Sinanpaşa Köşkü’nden büyük bir ilgiyle izlemiştir ve ardından onu huzuruna davet etmiştir. Hazerfan Ahmed Çelebi bu davet üzerine uçarak gittiği yolu kayıkla geri dönmüş ve sultanın huzuruna çıkmıştır. IV. Murat Han, Hezarfen’i bu başarısından dolayı bir kese altın ile ödüllendirmiş ve ona hayran kaldığını kendisine belirtmiştir. Fakat daha sonradan, böylesine bir adamın bilgi, beceri ve sonsuz cesaretinden dolayı korkulacak biri olduğunu, uçmasının sıra dışı bir eylem olduğunu ve bunun bir şeytan işi olduğunu dillendirmiştir.
Bazı iddialara göre IV. Murat’ı bu düşüncelere itenler, aslında Hezarfen’i kıskanan vezirleri ve devlet adamlarıdır. Sonuçta, Hezarfen Ahmet Çelebi Cezayir’e sürgünegönderilmiştir. Sürgün yerine giden Hezarfen’den bir daha haber alınamamış ve orada Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Padişahın adamları tarafından öldürülmüş olma ihtimali de vardır.
Hezarfen Ahmed Çelebi’nin Modern Kültürdeki Yeri ve Önemi
Tarihte uçan ilk insan olarak ün kazanan Hezarfen Ahmed Çelebi, günümüz popüler kültüründe de pek çok sanat dalına konu olmuş ve geniş kitlelere ulaşmıştır.
Örneğin TRT Çocuk Kanalı, Hezarfen’in uçuşa olan ilgisi ve çocukluk hayatını konu alan “Küçük Hezarfen” isimli bir çizgi film yayınlamıştır. 2010 yılında ise tüm hayatı bir animasyon filmine konu olmuştur.
Örneğin TRT Çocuk Kanalı, Hezarfen’in uçuşa olan ilgisi ve çocukluk hayatını konu alan “Küçük Hezarfen” isimli bir çizgi film yayınlamıştır. 2010 yılında ise tüm hayatı bir animasyon filmine konu olmuştur.
Ayrıca, “İstanbul Kanatlarımın Altında” filminde Hezarfen’in muhteşem uçuş serüveni yönetmen Mustafa Altıoklar tarafından ayrıntılarıyla işlenerek seyirciye sunulmuştur. Son günlerde ekranların çok izlenen dizilerinden “Muhteşem Yüzyıl Kösem” dizisinde de, Hezarfen Ahmet Çelebi rolünü oyuncu Ushan Çakır canlandırmış ve büyük ilgiyle karşılanmıştır.
2012 yılında ise dünyaca ünlü sanatçımız Fazıl Say, “Hezarfen Ney Konçertosu”nu hayranlarına sunmuştur. Bu konçerto İstanbul 1632 Baharı, Galata Kulesi, Uçuş, Cezayir Sürgünü olmak üzere 4 bölümden meydana gelmişti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınızdan sitemiz değil tamamen siz sorumlusunuz bunu asla unutmayın. Kimsesinin hakkında yalan yanlış bilgiler vermeyin, küfür etmeyin aşağılaşmayın, Zaten ben onları yayınlamam. Ama saklı tutarım herhangi bir yasal çerçevede kullanılması amaçlı... Ha bi de reklam yapmayın gözünüzü seveyim ....
Sevgilerle iyi yorumlar...